31 Temmuz 2021 Cumartesi

SERBEST ATIŞ SORUNSALI

 SERBEST ATIŞ SORUNSALI

    Mektup yazmanın türlü çeşidi var; aşk mektubu en meşhuru, sonra asker mektubu, eskiden Almanya’da ki akrabalarımıza yazardık özlediğimiz için, derdimizi anlatmak için yazardık, hal hatır sormak için yazardık, mahkûmlar sevdiklerine haber yollamak için yazardı. Ne amaçla olursa olsun mektuba adresi doğru yazmazsak mektup adrese ulaşmaz veya ancak şans eseri ulaşırdı.    
    Faul atmak büyük bir şut becerisi gerektiriyor olsa da apayrı bir mekaniği ve ritüeli vardır. Mektuba doğru adresi yazarsan mektup büyük ölçüde yerine ulaşır. Faul atmanın da bir yolu ve adresi var. Adresi doğru yazarsak serbest atışın sonunda büyük ölçüde isabete ulaşırız.    
    Uzun yıllardır basketbolu severek takip ediyorum, gördüğüm en büyük problemlerimizden biri isabetli serbest atış sokamamak.  Altyapılardan tut NBA’de oynamış oyuncularımıza kadar var olan bir problem bu. Son Dünya Kupasında oyuncularımız 2\0 yerine 2\2 faul atsa koskoca Amerika Milli takımını yeniyorduk.
    Serbest atış dilimize İngilizce ‘’free throw’’ sözcüğünden geçmiş. Çevirirsen serbest atış olarak çevriliyor ama Amerikalılar bunu ucuz atış hatta beleş atış olarak değerlendirdikleri için bu ismi takmış olabilirler. Çünkü serbest atış atarken seni engelleyen kimse yok, çizgide sadece pota ile karşı karşıyasın. Seni engelleyen olmadığı gibi seni kısa sürede atmaya zorlayan bir unsur da yok. Süre dahi sen çizgiye gittiğinde durmuş oluyor.
    İşte bu duran süre ve çizgide potayla karşı karşıya kalmak; “stop jump shot” ile “free shot”ı birbirinden ayırıyor. Serbest atışı normal şut mekaniğimizden ayırıp apayrı bir ritüelin içine sokmalıyız ki nefesimizi, duruşumuzu, açımızı ayarlayıp en doğru ve isabetli atışı kullanabilelim.
    O zaman işe ilk ritüel ile başlayalım. Serbest atış çizgisine gittiğimizde, her seferinde aynı şeyleri tekrarlayarak atışımızı atmak bize hem ezber hem de daha kuvvetli bir konsantrasyon sağlayacaktır. Kimi oyuncu topu yere üç kere çift el vurup derin bir nefes alıp ondan sonra atar kimisi sağ elle iki kez vurup bir kez çift elle vurup öyle atar, kimisi belki hiç vurmaz ama o çizgiye geldiklerinde her seferinde aynı ritüeli takip ederek atışlarını yaparlar. Oyuncu olarak ilk yapmamız gereken kendi ritüelimizi bulmak olacaktır.
Mesela Houston Rockets forması giyen Chinanu Onuaku her seferinde elinin terini ayakkabılarında tek tek silip, topu iki eliyle bir kez çevirdikten sonra sağ eliyle yere 3 kez vuruyor sonra tekrar iki eliyle topu bir kez daha çevirip öyle atıyor.


Şimdi çizgiye gelir gelmez yapacaklarımızı madde madde ele alalım ve parçadan bütüne doğru ilerleyelim: 

1-) Temel Duruş Biz basketbolu hep temel duruş pozisyonunda oynuyoruz, top elimize geçtiği an üç farklı seçeneğimiz var;
ya topu yere vuruyoruz ya pas veriyoruz ya da topu potaya atıyoruz. Dripling yaparken de pas verirken de şut atarken de hep temel duruş pozisyonunda olmalıyız. Faul çizgisine gelip topu elimize aldığımız an temel duruş pozisyonu almalıyız.


2-) Çemberi Karşımıza Alma Burada çeşitli yöntemler olabilir. Kimisi çemberi tam iki ayağının ortasına alabilir, kimisi atış yaptığı elini çemberin yanına doğru kaydırabilir.

 Benim tercihim hangi el ile atış yapıyorsak o ayağımızı tam çemberi ortalayacak şekilde çizgiye yerleştirmekten yana. Böylece elimizi şut için kaldırdığımızda top tam olarak çemberi ortalayacaktır.

 Dediğim gibi bu bir tercih meselesidir ve çalışa çalışa, deneye deneye oyuncu kendi sitili için en doğrusunu bulacaktır.


3-) Çizgiye Yaklaşma Potaya ne kadar yakın olursak, isabetli atış yüzdemiz o kadar yüksek olur. Oyuncuların iki sayılık atış yüzdesi ortalama %50 civarıyken üç sayılık atış yüzdesi %30 civarıdır. Çemberden uzaklaştıkça yüzde düşer.

 Serbest atış yaparken de aynı durum söz konusudur, atış yaparken sağ elimizi kullanıyorsak sağ ayağımızı tam çizgiye sıfırlayacak şekilde yanaştırmalıyız. Sol ayağımız yarım adım geride ve ayaklar omuz genişliğinde açık olmalıdır.


Sadece henüz topu çembere yetiştiremeyen küçük çocuklar adımlayarak güç alıp atmaları için gerekli mesafeye kadar geri çekilebilirler.


4-) Nefes Çizgiye hemen her zaman nefes nefese ve kalbimiz küt küt atarken geliriz. Çizgiye geldiğimiz an 5 saniye gibi uzun bir süremiz var. Yapacağımız en yanlış iş çizgiye geldiğimiz an topu doğrudan çembere yollamak olacaktır.

 5 saniye süreyi neredeyse sonuna kadar kullanmalıyız. Topu elimize aldığımızda derin bir nefes alıp vermeli, nabzın biraz düşmesini topu yere vurarak veya ritüelimize göre topu elimizde çevirerek beklemeliyiz.


 

Elbette o derin nefesi verirken ağzımızda sakız veya dişlik varsa dikkat etmek gerekir :)

 

Burada bir parantez de antrenörlere açmak lazım, antrenmanlara bol bol serbest atış dahil edilmeli. En uygun zaman antrenman temposunun en arttığı, nabzın çok yukarıda olduğu zamanlardır. Molaya gitmeden önce faul çizgisine yollayıp, aynı maç ritminde nabzımız atarken serbest atış attırıp ondan sonra mola vermeliyiz. Burada oyunculardan sıkça şunu duyabilirsiniz:
-Coach bir su içip ondan sonra atsak olur mu?
Buna vereceğiniz tek yanıt:
-Maçta önce su içip sonra mı serbest atış atacaksınız…
Olmalıdır.

5-) Dizler
    Şut atmayı bilekle bağdaştıranlar gerçekten çok yanılırlar. Şut atma süreci ayak başparmağından başlar, ayak bileğinden dizlere, bacaklara, karın kaslarımıza ve omuzlarımıza kadar yayılıp kollarımızdan bileklerimizden geçip el bileğimize kadar uzanıp parmak uçlarımızda son bulur.
    Atış yapmadan önce mutlaka dizlerimizi kırıp aşağıdan yukarı doğru ivmelenerek şutumuzu kullanmalıyız.



6-) Yön
    Yönümüz her zaman çembere dönük olmalı, yüzümüz tam çembere bakmalı, topu elimizden çıkarttığımız an bileğimiz de sağa sola dönmemeli, parmaklar yine çemberi göstermeli.

https://www.instagram.com/p/B-HUTrkHyFg/?igshid=178ug5q2s183z

7-)Açı
Basketbol potasına bakınca onu hep karşımızda gibi görürüz ama aslında pota karşımızda değil yukarıda asılıdır. Topu ne kadar dik bir açı ile yukarı atarsak şansımız o kadar yüksek olur. 30- 50 derecelik açılar isabet oranımızın düşmesine neden olacaktır. En uygun açı 70 derecelik, topun potayı kuşbakışı görerek çembere doğru inmesini sağlayan açıdır. Oyun içinde ve serbest atış çizgisinde 70-90 derece açıyla çembere atılan şutlarda isabet oranı artar.

https://www.instagram.com/p/B-M-cojnMv-/?igshid=wt8hvae6sbsk

Şut isabeti doğru teknikle ve çok fazla tekrarla yani çok fazla çalışmayla artar. Şutu belirleyen birçok etken vardır. El göz koordinasyonu, kas ezberi, yetenek ve beceri bunlardan bazıları olup bunların eksikliği ise ancak çok çalışarak aşılabilir.
    Antrenörler her antrenmanın bir saatini serbest atışlara ayıramayabilir belki ama oyuncular mutlaka özel antrenmanlarında serbest atışlara haftada en az bir saat ayırmalıdır, diğer kişisel antrenmanlarının arasına da mutlaka serbest atış antrenmanlarını serpiştirmelidir. Serbest atış çalışmalarına ağırlık verdiğiniz zaman göreceksiniz ki serbest atış yüzdenizin yanında saha içi isabet yüzdeniz de bir hayli artacak.
    Çalışmayı arttırdıkça her oyuncu zamanla kendi sitilini geliştirecektir. Michael Adams yukarıda tanımlamaya çalıştığım her şeyin tam tersini yapmasına rağmen yıllarca NBA’de en iyi serbest atış atan oyuncularından birisi oldu. Bunu başarabilmesi tesadüf değildi, çok çalışarak ve kendi sitilini bularak %85 kariyer ortalaması tutturdu.



Oyuncular maalesef serbest atış çalışmayı pek sevmiyorlar, ekstra çalışmalarında bu yüzden serbest atışlara pek yer vermiyorlar. Kendi oğullarımla çalışırken bile bunu gördüm. Onları ekstra çalıştırırken “serbest atışlar sayı ortalamanızı yükseltir, iyi serbest atış kullanırsanız maç süreleriniz artar, teknik faulleri kullanmak için sizi tercih ederler hatta bunun için sizi oyuna bile alırlar” diyerek motive etmem gerekti.  Her ikisi de oldukça iyi serbest atış yapan oyuncular, bunu doğru teknikle sık çalışıp, kendi ritüellerini bularak yaptılar.


Cedi Osman’ı ya da Doğuş Balbay’ı serbest atış çizgisinde 2\0 atarken görmek belki hepimizi üzdü. Hatta genç sporcu kardeşlerim kendilerini onların yerine koyup “ben olsam kesin atardım” bile dedi ancak bu eleştiriyi yapanlardan hiçbiri aynı eforu sarf ettikten sonra ve o gerilim ile faul atacaklarını pek düşünmedi.


Serbest atış çizgisine gitmek, basketbolun içinde ayrı bir dal olarak ele alınıp antrenmanlarda üstünde durularak anlatılmalı ve gösterilmeli. Oyuncular tek bir sayının dahi maç sonunda altın kıymetinde olduğunu bilip ona göre çalışmalı. Sadece gençler değil, A Milli Takım düzeyindeki oyuncular dahi aksatmadan, sürekli serbest atış çalışmalı.


Antrenörler olarak, maç sonunda, kaçan serbest atışları aramayacağımız ve serbest atışları isabetli atarak maç kazandığımız güzel günleri görmek için, genç basketbolcuları buna hazırlamalıyız.
        İlker KESER   ilkerkeser@yahoo.com





Küçük ve Minik Takımlarda Geçiş Oyunu

 Küçük ve Minik Takımlarda Geçiş Oyunu
    Yıldız ve genç takımları küçük ve minik takımlardan her zaman ayrı tutmak gerekiyor. Özellikle Genç takım, artık A takım hedefine ulaşmaya bir adım kalmışken, yüksek performansa hazırlayıcı (15-18 yaş ) antrenman evresinde; adeta A takımın bir parçasıymışçasına hareket edilmeli, yapılan hazırlık bu düzeyde olmalıdır.
6-10 yaş arasını temel antrenman dönemi olarak kabul edersek, özellikle U-10 takımları hala temel eğitim düzeyinde olduğundan, branşa özgü özel antrenmanları bu dönemde minimum düzeyde tutmalıyız. Örneğin, dripling çalışmalarında öncelikli hedefimiz oyucunun iki huni arasını düzgün bir şekilde, topu elinden kaçırmadan, steps yapmadan, hatasız top sürerek geçebilmesi olmalı. Bu çalışmada tam öğrenme gerçekleşmeden el değiştirerek top sürme aşamasına geçmemeliyiz. Antrenmanlarda; denge, koordinasyon, inspirasyon, koşu formu, yere basma, dizini 45 ve 90 derecelik açılarla çekebilme, esneklik, sıçrama gibi motorik becerileri öğretici ve geliştirici çalışalar ön planda olmalıdır.
    Basketbol basit bir oyun, sadece topu yere vurup pas verip topu herkesin görebileceği yükseklikte bir potaya atmamız bekleniyor. U-10 seviyesinde dripling çalışması yaparken ilk hedefim, topu kendi sahasından alan bir oyuncunun tüm sahayı dripling ile geçerek rakip takım potasına (kendi potasına atan çok  😇) süratle gidip turnike atabilmesiydi ve çalışmalarımı öncelikle bunun üstüne kurdum.

 
 Uzun yıllar sadece yıldız ve genç takım çalıştırıcılığı yaptım, bu yaş aralığında dahi hızlı hücum önceliğim topu direk çembere sürüp atmaktı ancak minik takım seviyesi için “transation game” oynamayı, geçiş oyunu ile sayıya gitmeyi aklımdan dahi geçirmedim.

Her takımda yaptığım gibi, ilk önce hızlı hücum prensipleri oluşturdum. Bu prensipleri sahada yaşanacak durumlara göre çeşitlendirdim. Örneğin, ribaund aldıktan, top çaldıktan, blok yaptıktan, sayıdan sonra topu kenardan çok hızlı çıkartarak baskıdan çıkış çalışmaları gibi.
    Hücumu yıldız ve genç takımlarda, genelde ribaundu alan oyuncunun yüzünü pivot ayağı ile hücuma dönmesi, baş üstü pasla topu 3 sayı çizgisi civarında kısa oyuncuyla buluşturması doğrultusunda planladım. Ancak bu aşamada ilk önceliğim ribaundu alan veya topu elden veya pas kanalına girerek vs. çalan oyuncunun direk tam saha götürüp coast to coast bitirmesini sağlamak oldu.

Minik ve küçük takımlarda pick and roll, alan savunması, set hücumu ne kadar büyük bir problemse  “transation game”in de o kadar büyük bir sorun olduğunu düşünüyorum. Geçiş oyunuyla tıpkı set oyunu ve p&r gibi daha kolay sayı bulunabilir ancak bu şekilde oyuncuları hızlı hücumda bile temastan kaçırmış oluruz.
    U-10 takımımla geçirdiğim bir tam sezonda hızlı hücumda ilk önceliğimiz topu kim alırsa alsın boyuna posuna bakmadan mutlaka öncelikle kendisinin götürüp bitirmesini sağlamak oldu. #video2
    Bunu yaparken hemen bir kural koyduk, önümüzde bizden daha boş durumda bir oyuncu varsa mutlaka ona pas verdik.

Turnike atan oyuncuya şu güvenceyi tüm antrenmanlarda ve maçlarda verdik, hatta ona göre çalışmalar yaptık. Eğer turnike kaçarsa, turnikeyi kaçıranı değil; peşinden koşup ribaundu takip etmeyeni uyarmalıyız.

(Çalışma için en basit örnek; ısınmada 2’ye 0 pas-pas turnike atarken bile turnike atan basket yapsa da kaçırsa da diğer oyuncu top yere düşmeden topu havada yakalamalıdır.)
    Top elinde coast to coast gitmeye çalışan oyuncuyu asla izlememeli, en az 1 veya 2 kişi fast break kulvarlarından koşarak ona mutlaka pas açısı yaratıp işini kolaylaştırmalıdır.
    Birbirimize ve özellikle toplu oyuncuya yakın koşmamalı, aramızı açıp pas açısı yaratmaya çalışmalıyız. Burada kısa bir not, pas açısını önce topsuz oyuncunun yaratması gerekmektedir.
     Potaya atılan topun hücum ribaundunu mutlaka kovalamalıyız.
    Turnikeye gittik attık ama kaçırdık, hücum ribaundunu da alamadık. Bu senaryoda ilk önce topa baskı yapmalı, son hızla çembere kadar geri dönüp topun karşısına geçmeye çalışmalıyız.
 

Bu çalışmalarda zamanla, pota altına gelen oyuncunun açısı olmaması nedeniyle veya savunmanın avantajlı pozisyonda yetişmesiyle oldukça kötü atışlar çıkacaktır. Bu gibi durumlarda  “atmayın” dersek oyuncu hep “ acaba atmasam mı” diye düşünecektir. Bunun yerine, sağdan hücum eden oyuncu için, solda daha boş oyuncu varsa- tıpkı öndeki oyuncuya pas vermenin önemi gibi-  kararlılıkla potaya gitmesini engellemeden, ters taraftan koşan boş oyuncuya pas vermenin de önemini anlayabilmesini antrenmanlarda çalışarak sağlamalıyız. Olumsuz pekiştirmeye sebep olmamak için, bunu hiçbir zaman 2’ye 3’e 0 gibi çalışmalarla göstermemek gerektiğini de unutmamak gerek.



Hücum ribaundunu alan veya ters taraftan pası alan oyuncu eğer bitirme açısına sahip değilse, pası geriden gelene vererek mutlaka oyunu açmalı.

 

Yediğimiz sayıdan sonra topu çabuk çıkartıp savunma daha tam olarak geri dönmeden hızla gidip rakibi eksik yakalayıp skor bulmaya çalışılmalı.


Rakip tam saha baskı yaparken, topu ortaya tek pasla sokup yine rakibi eksik yakalamayı kovalamalıyız

 

Tüm bunları yaparak sezon sonunda topu diğer sahaya taşıması için her seferinde aynı oyuncuları arayan bir takım yerine, sahada yer alan hemen her oyuncuyla yarı sahayı geçebilen bir takım haline gelmek mümkün olacaktır.


Şu an BSL takımlarımıza baktığımızda Ömer Onan gibi kendi sahasından aldığı topu son sürat rakip çembere taşıyıp basket atacak yerli bir oyuncu göremiyoruz. Eskiden David Rivers’ın Tyus Edney’in hatta Michael Anderson’un şimdi Shane Larkin’in yaptığı gibi yarı sahayı dripling ile çok hızlı geçecek oyuncular yetiştirmek istiyorsak minik ve küçük takımlarda geçiş oyunundan vazgeçip, hücumumuzun ilk tercihini tüm sahayı dripling ile geçip çembere kadar gitmek olarak güncellemeliyiz.

 

İlker KESER
ilkerkeser@yahoo.com